Zorunlu bir adım olarak ise küresel emisyonlara en büyük katkıyı yapan kömürü acilen ortadan kaldırmamız gerekmektedir. Bu acil önlem, iklim değişikliğiyle mücadelede ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamada kritik bir öneme sahiptir. Anlaşma ile hedeflenen, sıcaklık artışını, 1,5 °C ile sınırlamaktır. Konferansta İngiltere, Polonya, Vietnam ve Şili gibi kömürü yoğun olarak kullanan. Bu çerçevede, başlangıçta öncelik verilmesi gereken önemli adımlardan birisi, karbon yutaklarından olan ormanların korunması ve ormansızlaşmanın durdurulmasıdır. Kömürün kullanımının hızla azaltılması, küresel sıcaklık artışını kontrol altında tutmak ve daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için elzemdir. 1,5°C ile sınırlı tutulması hedeflenen sıcaklık artışları için, küresel enerji üretiminde kömürün payının 2030 yılına kadar 2010 seviyesinin %80’inin altına indirilmesi gereklidir. Anlaşmanın amacı sera gazı emisyonlarını azaltmak ve küresel sıcaklık artışını kontrol altında tutmaktır. Belirlenen bu hedef, küresel sera gazı salımını 2030’a kadar 2010 yılı seviyesinin yarısının altına çekerek ve gezegeni 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine getirerek ulaşılabilir (IPCC, 2018). Akbelen ormanlarında gerçekleşen kömür karşıtı eylemler ve bu alana yönelik alınan politik kararlar, Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefine karşı duruşuna yönelik en belirgin örneği teşkil ediyor. Başka bir ifadeyle küresel sıcaklık artışını kontrol altında tutmak için 2050 yılına kadar birincil enerji üretiminin karbon içermeyen bir dönüşüme geçmesi ve 2030 yılına kadar tüm sektörlerde fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılmasına yönelik çabalara odaklanılması gerekmektedir. 2015 yılında kabul edilen Paris Anlaşması, küresel iklim değişikliğiyle mücadele etmek amacıyla uluslararası arenada alınan önemli bir karardır. 2021 yılında bu vurgu, BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP 26) kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Başka bir ifadeyle bu durum, 2040 yılına kadar kömür kullanımından tamamen vazgeçilmesi anlamına gelmektedir (Climate Analytics, 2019).
1,5°C ile sınırlı tutulması hedeflenen sıcaklık artışları için, küresel enerji üretiminde kömürün payının 2030 yılına kadar 2010 seviyesinin %80’inin altına indirilmesi gereklidir. Bu çerçevede, başlangıçta öncelik verilmesi gereken önemli adımlardan birisi, karbon yutaklarından olan ormanların korunması ve ormansızlaşmanın durdurulmasıdır. 2021 yılında bu vurgu, BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP 26) kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Belirlenen bu hedef, küresel sera gazı salımını 2030’a kadar 2010 yılı seviyesinin yarısının altına çekerek ve gezegeni 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine getirerek ulaşılabilir (IPCC, 2018). Başka bir ifadeyle bu durum, 2040 yılına kadar kömür kullanımından tamamen vazgeçilmesi anlamına gelmektedir (Climate Analytics, 2019). Bu acil önlem, iklim değişikliğiyle mücadelede ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamada kritik bir öneme sahiptir. Akbelen ormanlarında gerçekleşen kömür karşıtı eylemler ve bu alana yönelik alınan politik kararlar, Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefine karşı duruşuna yönelik en belirgin örneği teşkil ediyor. Zorunlu bir adım olarak ise küresel emisyonlara en büyük katkıyı yapan kömürü acilen ortadan kaldırmamız gerekmektedir. Kömürün kullanımının hızla azaltılması, küresel sıcaklık artışını kontrol altında tutmak ve daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için elzemdir. Anlaşma ile hedeflenen, sıcaklık artışını, 1,5 °C ile sınırlamaktır. Başka bir ifadeyle küresel sıcaklık artışını kontrol altında tutmak için 2050 yılına kadar birincil enerji üretiminin karbon içermeyen bir dönüşüme geçmesi ve 2030 yılına kadar tüm sektörlerde fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılmasına yönelik çabalara odaklanılması gerekmektedir. Anlaşmanın amacı sera gazı emisyonlarını azaltmak ve küresel sıcaklık artışını kontrol altında tutmaktır. 2015 yılında kabul edilen Paris Anlaşması, küresel iklim değişikliğiyle mücadele etmek amacıyla uluslararası arenada alınan önemli bir karardır. Konferansta İngiltere, Polonya, Vietnam ve Şili gibi kömürü yoğun olarak kullanan.